Survival denilince akla Rust, Conan ya da Minecraft gelir. Peki hepsinin birleştiği bir oyun olan 7 Days to Die, sizi hayatta kalma oyunlarına doyurabilecek mi? Buyrun, size oyundan bahsedelim.

Oyun Sektörüne Nasıl girdiler?

15 Haziran 2013’te bir Kickstarter projesi olarak başlayan 7 Days to Die, verilen destekler ve ilgi sayesinde yeterli maddiyatı sağladı. “The Fun Pimps” adı altında toplanmış olan küçük bir grup oyun yapımcısı ve geliştiriciler oyunu Steam’de 13 Aralık 2013’te piyasaya sürdü.

Oyun Kickstarter aşamasından beri ilgi gören ve merakla beklenen çok oyunculu ama aynı zamanda tek oyunculu da oynanan oyun, crafting yapabildiğiniz, yapı inşa ettiğiniz ve aynı zamanda hayatta kalmanız gereken zorlu hava şartları, yeterince büyük ölü bir dünya ve tabii ki sizi asla yalnız bırakmayacak olan zombiler ile sizi bir hayli zorluyor.

Hala Erken Erişim Oyunu

Oyun yaklaşık 7 yıldır alpha sürümünde. Bir erken erişim oyunu olarak; oyuncularla sürekli etkileşim içinde olup, gerekli güncelleştirmeleri yapan ve sürekli güncel olan bir oyundan bahsediyoruz. Şu anda incelemesini yaptığımız alpha sürümünü de belirtmeden geçmeyelim. (Alpha 18)

Oyunun grafiklerine genel olarak bakacak olursak, modern oyun grafiklerinden uzak; eski tarz bir seviyesi olsa da çevre grafikleri o kadar da kötü sayılmaz. Çoğumuz oyunu gördüğümüzde, PS2 zamanları aklına gelmiş bile olabilir. Oyun Minecraft, Rust ve biraz da DayZ ögeleri bulunduruyor. Kickstarter zamanında bu kadar ilgi görmesinin ve merakla beklenmiş olmasının aslında başlıca nedenleri de buydu.

Grafiksel açıdan oyuncuları hiç tatmin etmese de küçük güncelleştirmeler ile zamanla bu iyileştirilmeye çalışılsa da oyun hala eski grafik motoruna sahip. Buna rağmen ciddi bir performans sıkıntısı da hala oyunda mevcut. Ultra grafiklere geçiş yaptığınızda oyundaki fazla detaylar yüzünden bilgisayarınız size maalesef ihanet edebilir, görüntü kalitesi her ne kadar PS2’yi andırsa da oyunda çok fazla yapılabilecek şey var. Her ne kadar grafiksel olarak istediklerimizi vermese de biraz Minecraft kafasıyla düşünüp oyunun içeriğine biraz göz atabiliriz. Kitabı görünüşü ile yargılamamamız gerekiyor.

Karakter Özelleştirme

Karakter yaratma ekranı gayet geniş ve detaylı, grafik olarak fazla çamur tarzı bi görüntüye sahip olsa da yaratma ekranı tatmin edici derecede geniş bir özelleştirme yelpazesi bulunuyor.

Oyun Haritası ve Detayları

Oyunda gayet yeterli derecede bir dünya haritamız var. Haritanın gidilemeyecek noktaları “radyasyona maruz kalmış” adı altında kapalı. Oyunun ileri vakitlerinde yapımcıların bu haritayı daha da büyütme planları olduğunu güncellemelerle duyurmuştu. Haritada 5 adet biyom mevcut. Bunlar; Kar biyomu, yanmış ve çoğu kül olmuş bir yer, yeşillik ve hayatın hala güzel olduğu alan, çöl ve son olarakta tamamen yok olmuş çorak bir alan. Geriye kalan yerler kırmızı ile çevrili, bu alandan ileriye giderseniz, zehirlenerek ölüyorsunuz. Yani dikkat edin!

Haritada mevcut olan biyomları, yani yerleri biraz daha detaylı açıklayalım.

Karlı biyom, başlangıçta asla bulunmak istemeyeceğiniz yer, çünkü karakteriniz ilk doğduğunda neredeyse her oyunda olduğu gibi çıplak ve üstünde sizi yeterince koruyacak kıyafetlerle başlayamıyorsunuz. Karlı yerdeki zombiler tüm dünyada görebileceğiniz en ağır ve en sıkıntılı zombi tipidir. Öldürmek yeterince zordur çünkü derileri çok kalın. Onun dışında oldunuz da çok fazla soğukta kaldınız, hasta oluyorsunuz. Basbayağı hasta, evet! Çok soğukta kalmaya başlayınca Hipotermi geçirmeye başlıyorsunuz ve bunun 2 seviyesi var. Her seviyede canınız daha fazla gitmeye başlıyor. Bunun için, kamp ateşi yakabilir ya da ısınmak için bir evin içine girebilirsiniz.

Çölde ise bildiğiniz gibi sıcaklık çok sıkıntılı, bir süre sonra sıcakta fazla kalırsanız aynı şekilde sıcak başınıza geçiyor ve canınız azalmaya başlıyor. Güneş çarpmasını engellemek için, ağaçların gölgesinde durabilir ya da evlerin içinde biraz dinlenebilirsiniz. Biyomun en önemli özelliği benzinci marketlerinin fazlaca olması ve yakıt madenlerinin fazlaca bulunması. Benzin ileride taşıt yaptığınızda (evet, yapabiliyorsunuz!) işinize fazlasıyla yarayacak.

Diğer biyomların önemli farklı bir özelliği maalesef yok. Biyomlara özel çıkan madenler dışında farklı bi özellik maalesef yok. Başlıca birbirinden ayrılan iki biyomu da size demin anlattım zaten.

Haritada çok fazla erzak ve ekipman elde edebileceğiniz alan mevcut, örneğin benzinciler, kitapçılar, oteller ve moteller, terk edilmiş siteler, küçük kasabalar, marketler, kiliseler, terk edilmiş bir sürü ev, marinalar, radyo istasyonları, hastaneler, striptiz kulüpleri, askeri alanlar ve hatta mağaralar bile. Bundan çok daha fazlası haritada da gösteriliyor daha detaylıca bakabilirsiniz. 

Buralardan çıkan lootların hepsi farklı bir alana hizmet veriyor. Örneğin hastaneye gidip (Üstteki görsel) kitap bulamıyorsunuz ya da yiyecek, belki çok nadir olursa bulabiliyorsunuz. Kitapçıda, tonla kitap bulabilirsiniz. Kilisede gömülmüş insanların üstünü arayabilirsiniz. Marketlerden fazlaca yiyecek materyali çıkartabilirsiniz. Eğer bir hedefiniz varsa ekipman ve erzak toplamak için belirli yerlere gitmeniz gerekiyor.

Oyunun Genel Amacı Nedir?

Şimdi gelelim oyunun en bahsedilmesine değer ve bilinmesi gereken konusuna. Oyun “Ölmeye 7 Gün” adı altında çevirdiğimizde konuyu şöyle açıklayabiliriz; her 7 günde bir “zombi horde” yani zombi istilası oluyor ve her 7 günde bir (7’nin katı günlerinde) bu istila sürekli bir şekilde geliyor ve her seferinde gelecek olan zombi istilaları daha güçlü ve daha fazla gelmeye başlıyor. Bu gecelere “blood moon” yani kanlı ay geceleri deniyor. Bu geceden önce, sabah gündüz turuncumsu bir hava söz konusu oluyor, eğer günün hangi gün olduğunu anlık unuttuysanız, oyun size bunu bu şekilde gösteriyor ama onun dışında zaten oyun size saat ve tarihi, hangi günde olduğunuzu arayüzde de gösteriyor.

Ve… Zombiler!

Oyunda zombiler ikiye ayrılıyor, feral yani agresif zombi ve normal zombi. Feral yani agresif zombiler atlayan ve çok hasar vuran yaratıklar ve çok hızlılar. Normaller ise yavaş ve öldürülebilitesi daha yüksek olanlar. Onun dışında oyunda fazla sayıda zombi çeşidi var; köpek zombiler, sürünen zombiler, koşan, atlayan, zehirli bir şekilde parıldayan, size zehir atan; hatta oyunda uzaylıyı andıran uzun boylu bi’ abimiz de var. Kendisi tek atıyor. Be aware!

YETENEK AĞACI VE SEVİYE ATLAMA

Oyunda fazlaca perk yani skill / yetenek ağacı mevcut. Ancak şöyle bir şey var ki yeteneklerin verdiği yüzdelikler o kadar zorlayıcı derecede az ki, oyun ilerledikçe yetersiz kalabiliyor. Oyunda XP kasmak oldukça zor. Kastığınız XP ile her seviyede 1 yetenek puanı kazanıyorsunuz. Level atlamak zor olduğu için de harcamanız gereken yeteneği çok iyi düşünmeniz gerekiyor.

Yeteneklerden bahsedecek olursak oyunda 5 dala ayrılan yetenekler var bunlar; Perception (Algı), Strenght (Güç), Fortitude (Dayanıklılık), Agility (Beceri, Çeviklik) ve Intelect (Zekâ).

Detayları kısaca açıklayalım size. Bu yetenek ağaçlarında neler yapabiliyoruz? Şöyle bir bilgiyi vermeden geçmeyelim, her yetenek ağacında ayrı bir combat yani dövüşmeniz için bir yetenek bulunuyor. Bunu birazdan daha rahat anlayacaksınız.

Perception yani Algı ile başlayalım. Adı üstünde olduğu gibi karakterin algı dizaynını güçlendiriyorsunuz. Örneğin bu yetenek ağacında en üst seviyeye ulaştığınızda tüfeklerle, patlayıcılarla ve mızraklarla kafaya %200 daha fazla vuruyorsunuz. Karlı alanlarda ve ileriki istilalarda zırhlı zombiler geldiğinde bu yetenek ağacında mevcut olan yeteneklerle; algınızı kullanarak zırhlarının en zayıf noktasını bulup tüfek ile zombileri tek tek kolaylıkla yok edebilirsiniz de. Hayvanları algılarınızla bulup fark edilmeden avlayabilirsiniz, ya da tuzaklardan daha az hasar alabilirsiniz. Kendinizi maymuncuklarla geliştirip, daha az maymuncuk ile daha fazla kasayı kolayca açabilirsiniz! Ve evet, oyunda açılabilir kasalar var, içlerinden deli gibi parça çıkıyor, birazdan değineceğim.

Strenght ise Güç, yani kas gücünüz diyebiliriz kabaca. Bu güç size en üst seviyede pompalı tüfeklerle ve ağır çekiçlerle %200 headshot hasarı verebilmenizi sağlıyor. Bir tık yakın savaşa sizi iten bir yetenek ağacı diyebiliriz. 

Örneğin envanterinizde toplam taşıyabileceğiniz kapasite 25 bu yetenek ağacı ile bunu 35-40’a kadar çıkartabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra en önemli yeteneklerden biri bu ağaçta. Grinding sevenler için, madenci yetenekleri. 2 ayrı yetenek olarak ayrılan madencilikte, bir yetenekte daha fazla kaynak toplayabilirken, diğerinde ise daha hızlı maden kazmaya ya da ağaçları daha çabuk kesmeye başlıyorsunuz. Oyunda en önemli şeylerden biri de bu, madencilik. 

Madencilikte bilinmesi gereken en önemli şeylerden birisi kaynaklar. Kaynaklar biyomlara ayrılmış şekilde mevcut. Hemen bir göz atalım;

Başlıca önemli birkaç maden olarak sayabileceklerimiz şu şekilde: Benzin/yağ madeni (Çölde), kurşun madeni (Yeşil orman ve çölde), kömür (Yanmış ormanda başta olmak üzere neredeyse tüm biyomlarda), metal (tüm biyomlarda), potasyum nitrat madeni (Yanmış orman ve çölde). Geri kalanlar ise, kum, kil, toprak ve taş olmak üzere 4’e ayrılıyor (Bunlar her yerde bulunan mini madenler). Bu madenlerin çoğunu işleyip crafting malzemesi ya da fırınlar aracılığıyla ev inşasında kullanabileceğiniz eşyaya dönüştürüyorsunuz. (Alttaki görsel: yağ/benzin madeni)

Fortitude’a gelecek olur isek, bu dayanıklılık yeteneğiniz. Bu yetenek ağacında verebileceğiniz dallar genellikle; hava şartlarına karşı daha dayanıklı olmak, hasar yedikten sonra canınızın yenilenmeye başlaması olsun, daha fazla koşup daha az stamina harcayabiliyorsunuz. Örneğin oyunda yapabileceğiniz bir sürü yemek var. Ancak bu yemekler konserve değilse, zehirlenme şansınız yüzde 4. Bu yetenek ağacında bunu yararına kullanılabileceğiniz bazı yetenekler de var, mesela “Iron Gut” perki bu yüzdeyi 0’a kadar indiriyor ve sizin zehirlenmenizi engelliyor.

Agility ise Çeviklik ve Beceri ağacımız. Atletik yetenekler veren bir dal da diyebiliriz aslında, yay gibi silahlar kullanmak istiyorsanız bu yetenek ağacı tam size göre. Ayrıca oyunda koşarken eğer silahla reload yaparsanız karakterinizin koşma hızı yüzde 80 gibi bir sayıda düşüyor. Bu yetenek ağacı bu özelliği yüzde 0’a kadar indirebiliyor. Özellikle koşan zombilerle savaşıyorsanız çoğu zaman hayat kurtarıcı olabiliyor. Ayrıca yüksek bir yerden atlarsanız ayağınız ağır yara alıp sakatlanabiliyor ve ayağınıza kırık tahta (splint) uygulamanız gerekiyor. Bu durumun olmasını istemiyorsanız, parkur yeteneğini açıp normalde bacağınızın kırılabileceği yüksekliklerden atlayıp, tam gaz lootlamaya ya da kaçmaya devam edebilirsiniz!

Intelect yani zekâ, biraz crafting, geliştirmeye yönelik ve benim en sevdiğim bölüm. Bu bölümde taret yapmayı öğrenebilir, bilimde kendinizi geliştirip bilim makineleri yapabilir ve üretebilir ya da mühendisliğinizi geliştirip evinize farklı eşyalar craftlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, oyunda ileride de bahsedeceğimiz NPC trader’lar var. Burada alışveriş yapıp 3 günde bir yenilenen envanterden yeni itemler alabiliyoruz ya da tüccara satabiliyoruz. Bu yetenek ağacında, tüccar ile daha iyi anlaşıp; daha az bi’ fiyata alışveriş de yapabiliyoruz. Ayrıca farklı bir yetenek olarak, grup yeteneği mevcut. Arkadaşlarınızla oynuyorsanız, “Doğuştan Karizmatik” perkini açıp arkadaşlarınızın sizin yakınınızdayken daha fazla güç ve hasar kazanmalarını sağlayabilirsiniz. Gayet güzel ve işlevli bir yetenek ağacı Zekâ. En sevdiğim ikinci yetenek ağacıdır kendisi.

Blueprint / Taslak Sistemi

Yetenek ağaçlarının (perklerinin) yanı sıra, oyunda bulmanız gereken ve perklerle öğrenemeyeceğiniz bir sürü eşya mevcut. Bu eşyaları blueprint (taslak) yöntemi ile okuyorsunuz. Peki nasıl? Size başta dediğim gibi oyunda kitapçılar mevcut. Kütüphaneler. Eğer blueprint yani kitap bulmak istiyorsanız, buralara gitmeniz gerekecektir. Blueprint kitaplarını alıp okuduğunuzda eşyayı o zaman craftlayabiliyorsunuz. Blueprint sistemi oyunu biraz fazla zorlaştırıyor. Çünkü neredeyse çoğu önemli eşya, blueprint istiyor. Ve oyun başından orta oyuna kadar sürekli bir arayışta oluyorsunuz. Çoğu zaman istediğiniz eşyanın kitabını bulmak şansınıza kalabiliyor.

Minik Bir Not:

Lootlama bölgelerinden bahsetmişken, oyunda her ne kadar ayarlar ile her şeyi özelleştirebiliyor olsak da, default yani varsayılan hali ile, bir yeri lootladığınızda; oradan uzaklaştıktan belli bir zaman sonra -varsayılan olarak bu 30 gün- o bölgedeki eşyalar yenileniyor. Yani 30 gün sonra gidip tekrar eşyaları lootlayabiliyorsunuz. Bunu oyun ayarlarından 15 güne kadar düşürebiliyorsunuz.

Haritada biyomlarda olan belli başlı avlayabileceğiniz hayvanlar tabii ki de mevcut. Bunlar; ayı, geyik, tavşan, tavuk, kurt, gri kurt, yılan, dağ aslanı ve yaban domuzu.

Araçlar Kullanışlı mı?

Harita çok büyük, yani en azından tatmin edici derecede büyük. O yüzden uzak bir yere giderken maalesef yürüyerek gidemezsiniz. Çünkü geceye yakalanırsanız, zombiler etrafınızı sarıyor ve ölebiliyorsunuz. Bunun için oyunda yeni yamalarla birlikte araçlar da geldi. Eskiden sadece bisiklet yapabildiğiniz oyunda, şu an 4×4 kamyonet dahi yapabiliyoruz. Tabii ki çok zor ve ileri seviye oyun eşyaları olsa da oyun bunu size sağlıyor. 

Oyunda yaklaşık 5 araç var. Bunlar; 4×4 kamyoneti yeterince büyük ve lüks. Bisiklet, oyunun ilk aşamasında bile zor yapılabilecek bir araç olsa da, yeterince yavaş. Küçük motorsiklet, bisikletten bi tık daha hızlı ama uzak mesafelere rahatça götürmüyor. Loot için arkasında küçük sepeti bulunuyor. Normal motorsiklet, ortalama hıza sahip ve uzak seyahati gayet iyi kat edebiliyor. Küçük pervane helikopteri, kontrolü çok zor olan ama bir o kadar da yararlı ve oyundaki en hızlı araç. İleride daha fazla araç geleceğini de The Fun Pimps firması, Alpha 18’de açıkladı.

Peki Evciller İçin İnşaa Sistemi Ne Durumda…

Oyunda ev inşa etmek zevkli, ama geliştirmek bir o kadar zor. Oyunda ev yaparken ilk olarak wood frame ile başlayıp içini odun ile doldurarak geliştirmiş oluyorsunuz. Ancak geliştirdiğiniz bloğu zombiler neredeyse 10 vuruşta kırabiliyorlar. Bu yüzden sürekli olarak evinizi geliştirmek ve düzenli şekilde tamir etmek zorundasınız ve bu can sıkıcı olabiliyor. Ama bir yandan da sizi oyuna daha çok çekiyor. Eğer olur da büyük bir ev yaparsanız çok zamanınızı alacak geliştirmeler sizi bekliyor. 

Ev inşa bloklarını geliştirmek şu şekilde; İlk olarak wood frame koyuyorsunuz, içini odunla dolduruyorsunuz.  Odundan sonra geliştirebileceğiniz kaynak ise taş, taştan sonra demir, demirden sonra ise en son beton. Bunlar kendi içinde 2 kere geliştirilebiliyor. “Reinforcelamak”, yani güçlendiriyorsunuz. Odun üstüne bir odun daha atıp sağlamlaştırıyorsunuz ya da aynı şekilde metalin üstüne metal atıp evi daha dayanıklı metalden yapıyorsunuz. Ama en büyük sıkıntı ise, geliştirirken çok fazla kaynak istiyor olması. Bu kadar çok kaynak istemesine rağmen zombilerin ileriki günlerde ağır zırhlarıyla gelip duvarlarınızı yıkabilmesi size, o kadar emeğin karşılığında küçük bir rage quit attırabiliyor. Peki duvarlarınızı korumak için neler yapabilirsiniz? 

TRAP! Oyunda tuzaklar mevcut, Duvarlarınızın önüne istediğiniz kadar odundan ya da metalden trapler dizebiliyorsunuz. Peki etkili mi? Pek değil, ama başlangıçta yardımcı oluyor. Yani zombileri durdurmaktan ve öldürmekten çok yavaşlatıyor. Bunun yanı sıra duvar üstlerine ileri seviyede (late gamede) taret yapıp koyabiliyorsunuz. Zombileri algılayıp öldürüyor. 

Elektrikli çitler ve elektrikli bir sürü kapan ve tuzaklar da var. Ama dediğim gibi, oyun sizden çok fazla kaynak alıyor ve size geri dönüt olarak verdiği şeyler çok az. Yeterli ve tatmin edici değil.

Oyun Başlatma ve Sunucu Ayarları / Özelleştirmeler

Genel kontrollerden de bahsedelim bu sırada, oyunu ister multi ister single oynayın; oyunun neredeyse her alanını özelleştirebiliyorsunuz. Şöyle ki örneğin arkadaşlarınızla sunucu açacaksanız, zombilerin agresifliğini açıp kapatabiliyorsunuz. Normalde geceleri zombiler koşuyor ve atlıyor ama isterseniz sadece yürüsünler diye ayarlayabiliyorsunuz. Ya da gece de gündüz de koşup atlasınlar derseniz onu da açabilirsiniz. Tavsiye etmem! 

 

Oyunun zorluk derecesi var, başlangıçtan kâbus zorluğuna kadar 5 seviye mevcut. Oyunun içindeki özellikleri bu denli özelleştirebilmek gerçekten mükemmel olmuş diyebilirim. İsteyen, istediği şekilde oynayabiliyor. Bu konuda tüm ayarları geniş tutmuşlar diyebiliriz. Ayrıca oyunun kendi haritasının adı “Navezgane”. Ama isterseniz minecraftta olduğu gibi rastgele bir harita da yaratabilirsiniz. Ben Navezgane’i seviyorum. Ancak ben keşfetmek isterim random şekilde derseniz, oyun size bunu da sunuyor. Ayrıca oyunda cheat yani hile modu da yeterince gelişmiş, her eşyayı ya da admin kodunu deneyebiliyorsunuz.

 

Tüccarlar ve Alışveriş

Oyun npclerinden biraz daha bahsedelim, npc olarak sadece trader yani alışveriş yapabileceğimiz tüccarlar mevcut. Bu npc’lerin mini bir hikayesi var. Dünyada olan büyük yıkımdan ve zombi istilasından sonra güvenli bölgelerde olan bu tüccarlar, bu bölgelerde bulunan eşyaları çaldığı için güvenli bölgeden uzaklaştırılıp, sürgün edilmişler. Oyunda isimleri “exile trader” diye de geçiyor. Oyunda yaklaşık 5 adet tüccar var. Hepsi farklı biyomlarda. Bu tüccarların envanterleri; yani size sattığı eşyalar 3 günde bir yenilenir. Mesela bir eşya peşindesiniz ve bulamıyorsunuz, 3 günde bir tüccara gidip envanterine bakabilirsiniz, sürekli olarak yenileniyor.  

Bunun yanı sıra aynı eşyadan 3 stack olmak üzere satabilirsiniz. Örneğin elinizde 5 bin tane demiriniz var. Tüccara sadece aynı eşyadan 3 bin tanesini satarsınız. 3 binden sonra npc sattığın eşyaya ilgisini kaybeder ve almayacağını söyler. Ama 3 gün sonra yenilendiğinde gene aynı eşyadan 3k kadar satabilirsin. Bunun yanı sıra tüccarlardan her gün görev alabiliyoruz, bu görevlerden para ya da eşya, ayriyeten de deneyim kazanıyoruz. Ayrıca Tüccarların bulunduğu yer güvenli bölgedir. Zarar veremezsiniz, kıramazsınız. Zombiler de giremez. Sanmayın ki burada yaşayabilirsiniz, maalesef. Tüccarlar akşam 21:00’da kapanıyorlar. Eğer saat 9’da içerideyseniz, bir anda kendinizi dışarıda bulabilirsiniz.

 

Biraz kısa özet geçecek olursak, bu oyunda eksiler ve artılar şu şekilde diyebiliriz:

Artılar,

Çok eğlenceli bir oynanışı var, tek başınıza da arkadaşlarınızla da keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Bahsettiğimiz loot mekanları birer zindanı andırıyor. Sanki dungeona girmişsiniz gibi zombi dolu oluyor ve orayı temizlemek gayet rahatlatıcı ve bir o kadar da eğlenceli.

Yetenek ağacı gayet geniş, karakterin neye yöneleceğini detaylıca seçebileceğimiz bir özellik olmuş. Özellikle arkadaşlarınızla oynarken görev dağılımı yapabiliyorsunuz ve bu çok fazla işinize yarıyor.

Normalde oyunlarda seviye ilerledikçe ya da gün geçtikçe güçlenirsiniz ve AI (yani botlar) sizin altınızda bir seviyede kalır. Bu oyunda tam tersi, siz geliştikçe ve her gün geçtikçe daha da zorlaşıyor ve daha çok güçleniyor. Bu sizde oyunu daha çok oynamalıyım hissi uyandırıyor.

Vuruş hissiyatı çoğu kişiye göre pek iyi olmasa da zombilerin uzuvlarını havaya uçurmak hissini oyunda çok iyi vermişler. Baş, bacak koparabiliyorsunuz…

Oyun ayarları oldukça detaylı ve geniş, yaratacağınız sunucu ya da dünyayı çok detaylıca özelleştirebiliyorsunuz. Admin / yönetici komutları detaylı ve tatmin edici.

Oyundaki eşyaların çokluğu ve çeşitliliği gerçekten sizi şaşırtabilir. Oyunu boşuna Minecraft’a benzetmedik tabii.

Crafting sisteminin zorlayıcı olması sizi oyuna daha çok bağlayabiliyor, oyun bunu dengeli ve güzel bir çizgide tutuyor.

Eksiler ise şöyle:

Grafikler modern 2020 oyunlarına uyum sağlamıyor ve çok fazla eski model kalıyor. Özellikle dünyada çok fazla fizik sıkıntısı olabiliyor. Alakasız noktalarda alakasız eşyalar spawn olabiliyor.

Oyundaki araçların kontrol mekanizması oldukça zor. Hızları da normal araçlara göre çok düşük. Aracı craftlarken beklentiniz yüksekken, ortaya çıkan beklentilerinizi tatmin etmiyor. Fizik olarak ayrıca sıkıntılarını yaşayabiliyorsunuz dünyada. Araçlar işinizi büyük ölçüde görüyor olsa da pek araç kullanıyormuş hissiyatını elde edemiyorsunuz.

Yetenek ağacı tatmin edici olsa da oyunda deneyim elde etmek çok zor. Aldığınız deneyim puanı ile verdiğiniz yetenek, size gerekli ayrıcalığı sağlamıyor. Bu yüzden çok yetersiz kalıyor.

Oyunda neredeyse hiç npc yok. Sadece alışveriş yapabileceğiniz tüccarlar var. Onun dışında npc olarak başka canlı yok.

Ev inşa etmek ve özellikle geliştirmek yeterince sıkıcı ve gereksiz uzun süren bir çaba gerektiriyor. Eğer büyük bir ev yapıyorsanız tek kişi işin altından kalkamıyorsunuz, uzun zamanınızı çalıyor. Bunun yanı sıra çabucak zombiler tarafından al aşağı edilebiliyor. Can sıkıcı bir detay.

Bir süre sonra seviye atlamak inanılmaz zorlaşıyor.

Oyunun resmi ya da dedicated (özel) sunucuları bomboş. Genelde insanlar arkadaşlarıyla kendi sunucularında oynadığı için normal sunucular boş kalıyor.

Dövüş sistemi ve yetenek ağacı geliştirmeleri fazla tekdüze, detaysız.

Oyunun tüccarlardan aldığınız görevler bir süre sonra sanki zaman kaybı gibi geliyor. İlerleyen seviyelerde ve günlerde fazla artı sağlamıyor.

Zombi sesleri buglı / hatalı. Arkanızdan gelen 2 zombi sesi bazen gelmiyor ve bir anda size vuruyorlar, sersemleyip hareketsiz kalıyorsunuz. Devamında ölüyorsunuz…

 

Kısacası…

Survival ve hayatta kalma oyunları seven birisi olarak oyun kendini oynatıyor, gerçekten akıcı bir deneyim yaşatıyor. Tek oyunculu olarak kendini uzun süre oynatabilen çok az survival oyun var, 7 Days bunu başarmış. Ancak arkadaşlarınızla oynadığınızda daha fazla keyif verdiği gerçeğini değiştirmiyor diyebiliriz. Yapı inşalarının detayları ve özelleştirebilmek, araçlarınızla loota çıkmak, evin ihtiyacına göre görev ayrımı yapıp kollara ayrılmak bu oyunda ayrıca keyif veren bir taraf. Oyuncular, özellikle survival oyun sevenlerinin en istediği şey ise, oyunun basitleşmemesi ve bu durumdan dolayı sıkılmamak. 7 Days’te bu durum tam tersi oluyor. Oyunda gün geçirdikçe daha da zorlaşıyor. En başta dediğim gibi, Minecraft, Rust ve Conan Exiles oynadıysanız ve beğendiyseniz, bu oyun tam da size göre…

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Riot Games, neden VALORANT skinleri için çok para istiyor?

BU İÇERİĞE YORUM YAP

Yorumunuzu girin!
Adınızı lütfen buraya girin